6 Temmuz 2012 Cuma

Eski Yalı


Boğaziçi'nin emektar 
balıkçısı Sadık Reis'e
Kayıkhane'nin
Üstündeki cumbada,
Her şey değişmiş zamanla..
Sedir,
Uzaklaşmış yerinden;
Renkler,
Çözülmüş kilimden;
Zaman,
Duvarları dolduran
Resim çerçevelerinde kalmış.
Boğaziçi'nin
Pul pul aydınlığını,
Odalara aksettiren,
Üç katlı billûr âvize'nin
Asıldığı aynalı tavan,
Yerini,
Yağlı boya çizgilere bırakmış..

Nerde şimdi
O cânım divan?
Hasır,
Bilmem kaç parçaya ayrılmış:
Yıllar geçmiş durmadan,
Yıllar, renkleri alıp götüren,
Sesleri hâfızadan silen,
Yıllar konaklamış
Eski cumbada...
Bu iki katlı
Ahşap yalıda
Hatıra
lar vardır, görülen;
Dalgalar vardır, sahili döven,
Yollar vardır, dönülmeyen...

Masalların,
En sâdesine
Terkedilmiş kayıkhâne....
Yeşil,
Renk olmaktan çıkmış;
Avuç avuç serpilmiş
Suyun dibine....
Küçük çakıl taşları,
Suyun koyu maviliğinde,
Elele vermiş yeşille...
Cumbayı
Kayıkhaneye bağlayan,
İki büyük kalas parçası,
Bürünmüş yeşile;
Yeşilin en güzeline,
Birkaç çeşidine....

Rüzgar!
Hırçındır, hırçın olmasına Boğaziçinde
Ama; bir def'a düşmeye görsün
Yalıların, rüya bahçelerine açılan büyüsüne;
Dâvetsiz bir misafir gibi asılır
Kayıkhâne'nin mandalına,
Ve bırakır kendini,
Bu sükûn diyarındaki loşluğa...
Yorgun, bitap düşmüştür artık;
Hatıraları rüzgarla beraber,
Bu güzel diyarda bıraktık...

Zaman;
Bu sihirli tabloda,
Mıhlanmıştır günün sessizliğine,
Her şey düğümlenmiştir
Sanki kayıkhânede;
Deniz
Gümüşi bir boşlukta
Maviliğine, yeşilliğine..
Sandal,
Tuzlu bir halat parçasiyle,
Kayıkçı Sadık Reis'in
Küflü duvara çaktığı
Paslı bir çiviye...
Çakıl taşları suyun dibine,
Cumba kayıkhânenin üstüne;
Gözler,
Boğazın insanı hayata bağlıyan şiirine...

Düğümlenmiş hâtıralar vardır Boğaziçinde,
Sahile inci gibi serpilen
Eski yalıların pencerelerinde.

Necdet Evliyagil

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder